Ayın Sanatçısı: İmren İyem Kendini Aramak

Sanat

Ayın Sanatçısı: İmren İyem

Kendini Aramak

Gülseren Sönmez

İmren İyem Diyarbakır’dan Ankara’ya gelişlerini göç olarak vasıflandırıyor.  O göçten sonra arayış başlıyor, Değişik şehrin dokusu, kokusu, insanları onu çok etkiliyor. Aynı yaştaki arkadaşlarının bilgideki çokluğu, daha da çok aramasına neden oluyor önceleri ne aradığını bilmeden gözlemliyor, arıyor,gözlemliyor arıyor, üniversite bitirmesi gerektiğine inanıp maliye bölümüme kaydını yaptırıyor, O bölümün aradığı vermeyeceğine anlayınca 20 günlük öğrencilikten sonra kaydını sildiriyor. İşe giriyor. İş saati çıkışlarında sinemaya giderek, çiçekçi mezatlarında çiçek satanları izleyerek zamanını geçiriyor, içindeki boşluğu dolduracak, hani çocukluğunda evlerine alınan dergilerin orta sayfalarından çıkan ünlü ressamların yaptıkları yapıtların özlemini duyarak arıyor da arıyor. Öğle aralarımda iş yeri merkezine yakın galeri dolaşıyor. O günler ruhunun doyduğu günler oluyor.

Yine bir gün öğle arası Muharem Pire’yle karşılaşıyor, heyecanını gizleyemeden resmi çok sevdiğini resim yapmak istediğini söylüyor. Muharem Pire’nin bir hafta sonra gelen sesiyle dünyalar onun oluyor. Atölyede ki resimler heyecanının artmasına kalbinin hızla çapmasına yol acarken, o sanat yuvasında olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Öğretmeninin her sözü ona rehber oluyor,

Her resim bir diğer resmin eskizidir,

Resim gece düşünüzde, gündüz işinizde olacak.

Resim yapmamak için bahane bulmak kolay, yapmak için bahane bulabilir misiniz?

Öğretmeninin sözleri onu etkiler, beğenisi göklere uçurur. O atölyeden hiç çıkmak istemez, bıraksalar sabaha kadar çalışır,

Öğretmeni mutlaka akademik kariyerinin olması gerektiğine inandırır. Gazi Eğitim Enstitüsü sınavlarına girerek kazanır. Esas serüven şimdi başlar. Okulu birincilikle bitirir.

Sanat arayış ve buluştur.İmren İyem önce kendi içinde ki beni ararmış, bu uğurda çok çalışmış en sonunda aradığı yolu yine içindeki ben göstermiştir, bulmuştur. Simurg’da efsanesinde olduğu gibi Zümrüdü Anka (Simurg) kuşunun arkasına takılır, sanki astral seyahate çıkar, onlarla birlikte dereleri tepeleri aşar.Kuşlarla uçarken onlarla sohbet eder. Her kuşun ayrı hikâyesi vardır. Yolda telef olan kuşlara üzülür. Bu kuşların tüm çabası krallarını bulmaktır. Bazıları uçarken buldukları geniş düzlüklerde kalırlar, bazıları çok büyük mücadelelerle hedeflerine ulaşır. Hedefe ulaşan kuşlar otuz adettir. Kuşlar bir de bakarlar ki orada yaşayanlar kendileridir. Yaşadıkları da kendi mecralarıdır, kısacası hayatlarıdır. Kral ise kendileridir…

Simurg hikâyesinde anlatılmak istenen insanın iç yolculuğudur. İçine yaptığı yolculuğu tamamlayıp insanın kendine dönmesi, kendini bulmasıdır; Enel Hakkım, diyebilmesidir.

Her sanatçı özeldir. Sanatçının amacı, yaşamı anlamaya, çözmeye çalışmaktır. Ancak bazıları ruhu da çözer. Ruhun bulunduğu boşluğu doldurduğunu görenler, hatta o boşluğu bilenler de vardır.

Ona inandığı güç; “Gönül gözün açıldı, kalk yürü, yolun, bahtına açık olsun,” der.  Gönül gözü açılan sanatçı artık durmak bilmeden edindiklerini, atalarından getirdiklerini renk ve biçimlerle tuval üzerine aktarır.

Her sanatçı, konuları, tarzları, renkleriyle birbirinden ayrılır. Yaşamın ruhunu, deriliğini anlatanlar çok açık farkla birbirlerinden ayrılırlar.

İmren İyem resimlerinde ruhun ateşini, suyunu, toprağını, rüzgârını, heyecanını hepsini bir hikâye içindedoğayı soyutlayarak anlatır. Buresimleri izleyip hayranlık duyarak görebilirsiniz. Çünkü üretirken de içindeki tüm elementleri ve binlerce yıldır birikmişleri tuvale aktarmıştır. O sanatın yolcusudur. Sanatını ve kendini bulmak için uzun yollar kat etmiştir. İmren İyem kendini sever ve sayar, özel olduğunu bilir.

Temel yaklaşım şudur. Her şey en bildiğimizi sakladıklarımız bile, sonsuz derinliği içinde ve bilindiğinin ötesindedir. Farklıdır kendine özgüdür, eşsizdir, nereden baktığımızla ilgilidir ve sadece görünen hiç değildir.

 

Doğanın bilinmeyen derinliklerde ki kaynaklarından, bilinmeyen geleceğine gönderme yapılan çalışmalarda bilgi, teknoloji ve dinamizm nemlidir. Biçim ve estetik önceliklidir.

Çalışmalarında soyutlanan doğada renk perspektifi ile uzak yakın kavramlarını rahatlıkla görüp doğanın gerçeğini bulmaya çalışırız.İmren İyemgünün her saatinde değişen doğayırenk perspektifiyle anlatarak resme derinlik katar.  Bu soyutlamaları mevsimlerin anlatımın da da görürüz. Ayrıca boya katmanları arasında da zaman mekân derinliğini hissedip resmin güzelliğine dalarız. Bazen o katmanlar arasında kendimizi ararız. Resmin renk ve gizli perspektifinin güzelliğini seyrederiz.

İmren İyem sanata aşıktır. Sanatı çok sever. Onunla uyur, onunla uyanır. Dusturu öğretmeninden almıştır. Ancak sevginin her an değişen duyguları ile görünenin çok ötesinde aşkın, acının, fedakarlığın, mutluluğun, saygının, ya da var olmanın derin karmaşası içindeki belirsizliğin belirgin görüntülerle anlatımı amaçlanmıştır. Bu çalışmada metaforik bakış ile en güçlü katkılarından birisi olan “aşk”ın duygusal izleri öncelikle olmuştur. O aşıktır sanata kendisine, çocuklarına. Sanatçımız yaşamın gerçeğini içinde duyan ona göre hayatı seven ve sürdüren kişidir.

 

O yaşam ve sanat felsefesi içinde hayatın geçiciliğini bilir, o nedenle de var olmak için çok çalışır. Durmadan resim yapar.

 O resim yapmaya başladığı günden bu yana hiç durmamış sürekli çalışmıştır.

“Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.” Yunus Emre’nin dediği gibi hayatın bir bakışlık olduğunu da bilir. Amacı o bakışa bir iz bırakmaktır. “Tuncay Betil “Yaşam güz otuydu üfledim gitti.”  O acılı hayatını böyle ifade ederken geride bıraktığı yüzlerce eserle insanları mutlu etmeye devam ediyor. Sanatçının hayatının bir üfledim gitti. Olmayacak kadar kıymetli olduğunu da bilir.

Sanatçımız hayatın penceresinden kendine ve resimlerine sevgiyle bakarak geçer.

 

İnsan başlangıç ile son arasında bu-ara-da seyrettiği, kendiyle başlayıp yine kendiyle bitirdiği hayat yolculuğunda kendi olmak, kendi kalmak, sorularına cevabıkendini aramakta buluyor, Kendi tüm gerçekliğinin sanatında olduğunu görüp ona sığınıp, onu çözmeye çalışır.

Kısacası Sanatçımız İmren İyem kendini sanatında resimlerinin içinde buluyor. Resimleri onun aynasıdır.

İmren İyem’in Sanata Bakışı           :
Doğayı resmettiği çalışmalarında amacı, boya tabakalarıyla elde ettiği dokusal etki ile manzara soyutlamalarına ulaşmaktır. Böylece doğa aracılığıyla iletmek istediği duyguyu resmeder. Böyle zamanlarda hayal gücü ve gerçeklik iş birliği yapar. Doğanın mükemmel yansımaları ve soyutun güçlü ifadesi bir aradadır. Bu nedenle bazen doğanın karşısında çalışır, bazen de sadece notlar alır ve aldığı bu notları atölyesinde doku ekseninde resme dönüştürür.

Sanatçı bir söyleşisinde        
‘’Doğup büyüdüğüm bölgenin coğrafi yapısı nispeten kıraç, az ağaçlı ve geniş peyzajlardan oluşur. Kırsalın bakirliği ve kültürel çeşitliliği ile modern dünyanın bize sunduğu olanak ve olanaksızlıklar, çalışmalarıma bazen soyut bazen de birebir olarak yansır.
Resimlerimin temelini oluşturan soyutlanmış peyzaj dinliğindeki doğa ile neler oluyor diye sormak istiyorum.     
29 yıldır içinde olduğum resim serüvenimde daha çok doğa resimleri yaptım. Doğa resmi yapmaya yönelmem bir tesadüf müdür? Yoksa içinde olduğum çağın algı, bilgi ve gereklerinin sanat tarafından görünür, dokunulur ve değiştirilebilinir olduğunun farkındalığı mıdır?
Sanat, doğayı ele alma biçimimizi ve Dünya’yı nasıl algıladığımızı bize gösterir ve farklı bakış açıları ile bize sunarken aynı zamanda sorunlarla baş etme enerjimizi motive eder.
Son yıllara ait sanatsal üretimimde içimde birikmiş olan çocukluğumun peyzajları ile Ankara'da edindiğim deneyimler ve doğu-batı kültürünün bir sentezi olan dışavurumlar yer alır.
Bu seride peyzajlar hem yakın hem de uzaktır.      
Resmim ile izleyiciye hissettirmek istediğim, bize yakın olan, zor olsa bile, ufukta daha aydınlık ve içinde umudu barındıran bir hayat vardır. Bu nedenle durmamak gerekir.
Soyut Peyzajlar yaparak aktarmak istediğim tüm bu duygu aktarımı çabamda, kadın olmam ayrıca önemlidir.       
Koşullar herkes için zor olduğunda kadınlar için daha da zordur. 

Doğanın karşısında çalışmanın samimiyetine ve doğruluğuna her zaman inandım. Bu yüzden fırsat buldukça kırsalda dolaşıp aynı anda notlar alıyorum. Bu notlar bazen yazı, bazen fotoğraf çekmek, bazen de eskiz şeklindedir. Ancak amacım doğayı anlatmak değil, doğa aracılığıyla iletmek istediğim duyguyu resmetmektir. Bunun için bazen günlerce sanat atölyeme kapanarak ve biriktirdiğim notları inceleyerek resim yapıyorum’’ der.


 

 

 

 

Yorum

Serap Etike (doğrulanmamış) Sa, 14 Ocak 2025 - 12:41

Gülserenciğim, güzel bir yazı olmuş, emeğine sağlık, doyurucu ve nitelikli. İmren İyem beğeniyle izlediğim bir sanatçı. Güzellikleri çoğaltmaya ve paylaşmaya devam. İkinizi de kutluyorum, sevgilerimle.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.