İÇERDE KİM VAR? (2)
Gülbeyaz Cihan
“ Yetişkinlerin mantıksızlıklarına çoğu zaman çocukluktaki hayal kırıklıkları neden olur.“ Prof. Dr. Csikszentmihalyi
Daha önceki sayıda bizi, yani bu yetişkin halimizi yeterli donanıma sahip olmayan ama yöneten çocuk hakkında yazmıştım. İçerdeki bu çocuk ile buluşmak için birçok çalışmalar var ve her birinin açılımı muazzam olabiliyor. Buluşmanın kıymetli yanlarından biri en derin katmanlardaki gerçek doğamızın nitelikleri ile temasa geçmektir. Bir çocuğun gerçek doğasında neyi gözlemliyorsak o aslında bizde de var; saflık, dürüstlük, neşe, umut,merak, anda olmak gibi.
Benim içsel çocuğumla buluşmam Rumen Yankulov Hocayla yaptığımız meditasyonlardan biriyle gerçekleşti. Onu evin içinde, tavan arasında, tozlu eşyaların arkasında gizlenmiş olarak buldum. Ürkek, yalnız ve güvensizdi. Gözümün içine bakamayan çocuk Gülbeyaz 6-7 yaşlarındaydı. Bu çocuğun o yaşlarda böylesine yalnız ve ürkek olması anlaşılır bir durumdu. Çünkü büyük bir kayıp yaşamıştı. 6 yaşımdaki o halimi düşündüğümde oyun arkadaşım olan küçük kız kardeşimi yeni kaybetmiş olmanın şaşkınlığı içindeydim. Donuk, tutuk ve inanılmaz derecede büyük bir şaşkınlık yaşıyordum. Bana neyin iyi geleceğini bilmiyordum. Birine sarılarak doya doya ağlamak iyi gelir miydi acaba? İhtiyacım olan şeyin içten içe farkındaydım. Babama sarılmanın beni güvende hissettireceğini biliyordum ancak babam Almanya’daydı. Yanımda olsaydı sarılır mıydı? Hayır! Çünkü yetiştiği kültürde bir babanın çocuğuna sarılması, sevgi göstermesi ayıp sayılırdı. Kendi babası da ona sarılmamıştı. Annem ise var ama yok gibiydi. Nedeni gencecik yaşında evladının kolları arasında son nefesini verişine tanık olmasıydı. Kardeşimin ölümünden birkaç ay sonra annem de babamın yanına Almanya’ya gitti. Bütün bunlar bana o dönem için çok ağır gelmişti. Sanki kız kardeşimin vefatından hemen sonraki gün annemi de kaybetmiştim! Böylece iki yaşındaki kardeşimle annesiz babasız kalmıştık. Küçük Gülbeyaz’ın o tozlu tavan arasındaki sıkışmış hayatı böyle başladı.
Rumen Hocayla yaptığımız bu ilk çalışmada ‘yetişkin ben’ ile tavan arasında sıkışmış ‘çocuk ben’imin yakınlaşması çok zor oldu ve bu zaman aldı. Tabii ki, onun küçücük bedeninde taşıdığı çaresizliği, hayal kırıklığını ve acıyı görmek çok üzücüydü. Diğer taraftan, ergin biri olarak geçmişimle yüzleşme gücüne de sahiptim. Bu yakınlaşmayla birlikte, çocukluk dönemimi daha çok hatırlamaya başladım ve bu buluşma sayesinde çocukluğumun başka taraflarını da keşfettim. Küçük Gülbeyaz’ın hafızamda kalan donuk ve şaşkın hali dışındaki mutlu ve güzel anılarıyla da karşılaştım. Unutmamalı ki, zihnimiz pozitif anılardan çok negatif anıları besler ve büyütür. Bundan dolayı güzel anılara gitmek çaba ister, çünkü gizli kalmış bu ‘olumsuz’ duyguları serbest bıraktığımızda ‘olumlu’ eşleri beliriverir.
Geçmişe yaptığım bu yolculukta benim için sürpriz olan o küçüğün benimle buluşmaya ne kadar hevesli olduğuydu. Yıllarca yalnız, kayıp ve sessizce buluşmayı beklemişti. Bunu nasıl mı keşfettim? Rumen Hocanın bizden istediği bir çalışmayla. Bu çalışmayla, sol elimle içsel çocuğumun bana yazdığı mektupla ortaya çıktı. Bu mektubu burada paylaşmayı çok isterdim, fakat henüz bu kadar açıklığa hazır olmadığımı belirtmeliyim.
Şöyle özetlemem gerekirse; bu primal çalışma aslında bir nevi kendi çocukluk dönemimizi gözlemlemekti. Burada zamanda yavaş yavaş geriye doğru gidilir ve bugünkü mizacımızın temellerinin atıldığı dönemlere tanık olunur. Bunun yanı sıra geçmişteki olayların günümüzdeki duygu, düşünce ve davranışlarımızı nasıl etkilediğini anlarız. Bu primal çalışmalarla birlikte çocukluğumun belli dönemlerinin hayatımda bıraktığı tatsız etkiye biraz olsun ışık tutmuş oldum. Bazı mantıksız davranışlarımın sebeplerinin bir kısmının çocukluğumda gizli olduğunu kavramaya başladım. Sonuç olarak, karanlıkta saklı kalmış, görülmeyi bekleyen bazı yönlerime ışık tutup tatsız hallerimi bir nebze de olsa özgürleştirme çabasına girmiştim. Hala zaman zaman geçmişime bu dikiz deliğinden bakarım.
Primal çalışmanın getirdiği bir başka farkındalık da, çocuğun doğal donanımlarıyla nasıl sarmalandığını görmektir. Yaşadığı acı ve hayal kırıklığını her daim sırtlamadığı gibi, tam tersi an’a uyum sağlayan, doğal ve dürüst olan çocukluk kaynaklarıyla temas sağlanabilmektedir. Kendimden örnek vermem gerekirse: Annemin ve babamın Almanya’ya gidişiyle birlikte yalnız başına kaldı dediğim çocuğun o günkü anılarına baktığımda doğada dolaşan çok keyifli bir çocukla da karşılaştım. Gökyüzündeki uçakları gördüğünde onlardan annesine, babasına sevgisini iletmesini isteyen umut dolu bir çocuk vardı. Doğanın renklerinden etkilenip içinde saatlerce kalan sevgi dolu küçük bir kız vardı. Babaannesine destek olmak için sabırla ineklerin dışkılamasını bekleyen ve önce ayaklarıyla sıcacık dışkının içine neşeyle atlayan daha sonra onları tiksinmeden elleriyle toplayan yardımsever bir torun gördüm. Bu sayede çocukluğumun pozitif deneyimleriyle de bağ kurdum.
Bu çalışmaların sayesinde bende öne çıkan etkilerini şöyle aktarabilirim: İçsel çocuğumla kontakt kurup negatif duygu durumlarımı çoğunlukla daha rahat kontrol altına alabildim. İçsel çocuğumla irtibatım güçlendikçe ve onun için bir annenin yapması gereken sağlıklı sınırlar oluşturdukça beraberinde geliştirdiğim anlayışımla kendi kızlarıma da o zaman daha sağlıklı annelik yapmaya başladım diyebilirim.
Hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz. Yaşamda ilerlemek için duygusal gerçekliğimizi zaman zaman yöneten çocukluğumuzla bir araya gelmek ve geçmişimizle barışmanın yollarını bulmak zorundayız. İçsel çocuğumla buluşma imkânı yakaladığım içim kendimi şanslı sayıyorum.
Şefkatle,
Yorum
İçerde kim var
Gene bir bakış açısı veriyor okura;hüzün de sevinç de bizim😊
Kalemine yüreğine sağlık…
Kalemine yüreğine sağlık canım arkadaşım çok etkileyici ve guzel bir yazı olmuş sevgiler
İçsel çocuk
İnsanın kendini tanıyıp bulması, geleceğe ve çevresine olumlu sinyal göndermesi mutluluk verici. Gülbeyaz’ı bu içsel durumunu anlatıp başkalarına ışık tuttuğu için kutluyorum
"Korkmadan, korkutmadan o…
"Korkmadan, korkutmadan o çocukla karşılaşmak" ne cesurca bir adım. Tebrik ederim bu samimi cümleler için :)
İçerde kim var
Canım gulbeyazcim.
Yine derin, içten samimi bir o kadar da aydınlatıcı öğretici, ilgi ve merakla bir çırpıda okuduğum bir yazı.
Ahhh bizimmm hallerimizzz.
Kendimize yaptiklarimiz dedirten de bir yazı.bende senin kardeşini kaybedisini ilk Fadime hocada görmüş, ogrenmistim.ne kadar çok yol katetmissin kendine canım arkadaşım.isiklar için de olsun melek kardeşin.sevgide olsun annen, baban canım .seviyorum seni .hem de çok.
Yeni yorum ekle