
Sözün Ötesinde Bir Evren: Şiirin Gizemli Ustası Robert Duncan
‘Şiir dili yoğun, zorlayıcı ve çok katmanlı olan şair Robert Duncan şiirleri,okuyucudan dikkat ,sabır ve geniş kültürel birikim istiyor.’
Amerikan şiirinin önemli şairlerindenRobertDuncan, 1919 yılında California, Oakland’da doğdu. Çocukluk deneyimleri, ileriki dönemlerdeki şiir anlayışını şekillendirdi ve besledi. Astrolojik yapısına göre seçilmiş olarak küçük yaşta evlat edinilen Duncan’ın, evlatlık ailesinin seçtiği din olan teozofi ve okültizme duydukları saygı, onun şiirsel vizyonu üzerinde kalıcı bir etki bıraktı. Geleneksel şiir biçimlerini kırarak daha açık, çağırışımlara dayalı, imgesel ve serbest biçimli bir dil geliştirdi. Verdiği röportajlardan okuduklarımıza göre onun için şiir, mantıktan çok sezgi ve mitlerle beslenen bir yaratım alanıydı. Lise yıllarında İngilizce öğretmeninin teşvikiyle, henüz genç yaşta şair olma yolunu seçti. İki yıl boyunca California Üniversitesi-Berkeley’de öğrenim gördükten sonra, California’dan ayrılıp kısa bir süre Black Mountain College’a devam etti. Bir dönem New York’ta yaşayan Duncan, Arthur Miller ve Anaïs Nin gibi edebiyat dünyasından isimlerle tanıştı. 1941’de askere alındı, ancak eşcinsel olduğunu açıklaması üzerine terhis edildi. Eşcinselliğini açıkça dile getiren ilk edebiyatçılardan biri olarak, “The Homosexual in Society” adlı makalesi 1944’te etkili dergi Politics’te yayımlandı. 1945’te San Francisco’ya dönen Duncan Berkeley’de Ortaçağ ve Rönesans edebiyatı üzerine çalıştı. 1950’ler ve 60’larda, Paul Christensen’e göre “San Francisco Rönesansı’nın merkezindeydi; Olson ve 1956’da ders verdiği Black Mountain College bağlantıları onu Black Mountain hareketinin de merkezine yerleştirdi.” 1951’de ressam ve kolaj sanatçısı Jess Collins ile tanıştı ve ikili, Duncan’ın hayatı boyunca sevgili olarak birlikteliklerini sürdürdü.
Sık Sık Bir Çayıra Dönmeme İzin verilir
sanki zihnin uydurduğu bir sahne gibi,
bana ait değil, benim için tasarlanmış bir yer,
bu benim, kalbime çok yakın,
düşüncelerde gizlenmiş sonsuz bir alan
burası ışıkla biçimlenen bir yerdir
gölgelerin şekillere dönüştüğü yer
nereden düşerim bütün mimariler benim
ilk aşkın benzerleri gibidir bu diyorum
asil bir kadın için yakılan çiçeklerin alevleri.
Tepenin Altındaki Kraliçedir o,
sözcükler içinde saklı tedirgin edici imgelere
ev sahipliği yapan, gizli bir bahçedir.
çimenlerin doğuya,
güneşin kaynağının aksine savrulduğu
gün batımından sadece bir saat önce görülen rüya bu
çocukların gül halkası oyunu içinde
bize anlatılmış bir sır.
sık sık bir çayıra geri dönmeme izin verilir
belirli sınırların karmaşaya karşı korunması için
sanki zihnin bir oyunu gibi
bu ilk iznin verildiği yerdir,
sonsuz olanın kehaneti.
Robert Duncan
Çeviri: Eser Ceran Erdi
Şair, şiiri tek tek kapalı metinler olarak değil, yaşam boyu süren bir açık kompozisyon olarak gördüğünü dile getirmiştir. Bu nedenle onun şiirleri geniş bir bütünün bölümleri gibi okunabilir. Donald Allen’ın The New American Poetry: 1945-1960 adlı kitabında şöyle yazmıştı: “İnsan olmanın sezgilerini uyandırabilecek konuşma kazaları ve kusurları içinde açık kompozisyona dönme özlemi büyüyor… Şiirde doğal bir gizem vardır. Anlayışa sunduğumuz her şeyi anlamıyoruz… Herhangi bir gizemi inceler gibi, yazdıklarımı da incelerim. Bir şiir, ister benim olsun ister başkasının, analiz, röntgen bekleyen okült bir belgedir.”Duncan’ın en bilinen şiirlerinin çoğu, Olson ve Black Mountain Okulu’yla ilişkilendirilen fikirlerden etkilendi. “Projective verse” (şairin nefes ritimleriyle biçimlenen şiir) ve “composition by field” (sayfanın yalnızca kenar boşluklarıyla sınırlı olmayan, dil etkinliğinin alanı haline gelmesi) anlayışları, The Opening of the Field’den (1960) itibaren şiirlerini etkiledi. Duncan genellikle sonuçtan ziyade süreci önceleyen bir şiir anlayışını savundu. Şairi bir yaratıcından çok bir kâşif olarak gördü. “Dilde, kayadan yol bulmaya çalışan bir su kaynağı gibi çalışıyorum, bu bakımdan bir şeylerin yapıcısı değilim, eğer yapıcıysam, bir yolun yapıcısıyım. Çünkü yolun kendisi önemlidir.” Marquetry (ahşap desenlerini ortaya çıkararak desenler oluşturma) sanatında olduğu gibi, şair de sözcüklerin olası anlamlarının farkındadır ve sadece onları ortaya çıkarır. “Ağaca yeni bir damar eklemiyorum” dediği gibi, “Dil bilgisini ediniyorum. Sunduğum şey… tasarımın gramerine ya da olasılıklarına benzer bir şey.” Caterpillar dergisindeki bir yazısında ise kompozisyonun amacının “sonuca ulaşmak değil, bilmediğimize açık kalmak” olduğunu belirtti.Duncan, her ne kadar tematik kaygıları aynı zamanda güçlü sosyal ve politik ifadeleri de içerse de, şiirlerinin çoğunu mitler ve öngörülü bir mistisizm ile şekillendirmiştir.
Şiir Doğal Bir Şeydir
Şiiri geliştiren ahlâkımız ya da erdemsizliğimiz değildir
‘Gelirler ve ölürler, tıpkı her yıl olduğu gibi meteliksiz.’
Şiir, düşünce, duygu ve dürtüden beslenir, kendi kendine
üremek için, karanlık merdivenlerde sıçrayan mistik
bir aceleciliktir. Bu güzellik içsel bir kararlılıktır
Nehir yönünden tersine akan, kaynağına doğru mücadele
eden, duyduğumuz ve cevapladığımız bir çağrıdır yaşlı
dünyaya, ilkel yakarışlarla ve filizlenir genç dünya
Somon balığı fındıkların düştüğü kuyuda değildir
Ama ulaşmak için savaşır körü körüne, şelalelerde
derdini anlatamaz. Bu, zihne uyarlanan görüntü
Bir an: Stubbs’ın ren geyiği tablosunun resmedildiği
bir önceki yıl abartılı boynuzlarının yattığı yerde
Kimsesiz, geyik yüzlü bir şiir kuşanır sahipsiz, biraz
ağır, biraz yapmacık, onun tek güzelliği geyik olmaktır.mk
Robert Duncan
Çeviri: Eser Ceran Erdi
Anarşist siyasi görüşleriyle de tanınan Duncan’ın eserleri, sıklıkla politik boyutlar da taşıdı. BendingtheBow ve Groundwork I: AftertheWar gibi kitaplarında organik ve dayatılmış düzen arasındaki farkı ve bireyin politik sorumluluğunun kapsamını araştırdı. GroundWork’un (2006) girişinde, şair Michael Palmer, Duncan’ın politika ve poetika bağlantılarına dair şunları yazdı: “Savaş, içte ve dışta, savaşı takip edecektir. Yakın zamandaki bir savaşa muhalefet, onun çeşitli anlamlarını, Duncan için de poesisin, yani şiirsel yaratım ve anlamın kaynağı olan çatışma biçimlerini kabul etmelidir. Şair, bu insani ve metafizik durumların dışında ya da üstünde duramaz. Şiirin kendisi doğasına ihanet etmeden öğüt veremez; o, eyleme dönüşmelidir.” Duncan’ın Vietnam Savaşı’na ilişkin siyasi görüşleri, şair DeniseLevertov ile dostluğunun bitmesine yol açtı. Bu ikilinin mektupları TheLetters of Robert DuncanandDeniseLevertov (2003) adlı kitapta toplandı.
Robert Duncan, uzun süren böbrek hastalığıyla mücadelenin ardından 1988’de San Francisco’da hayatını kaybetti. Eserleri StateUniversity of New York-Buffalo’da muhafaza edilmektedir. Ölümünden sonra bile Amerikan şiirinin şeklini derinden etkilemeye devam etti. Özellikle The H.D. Book’un yayımlanması, hem Duncan araştırmaları hem de modernizm tarihi açısından bir dönüm noktası olarak karşılandı. Christensen’in de belirttiği gibi, “Onun çalışmaları, cinsellik ve dinin keşfi ile psişenin saklı köşelerini araştırma ihtiyacıyla dolu, yirminci yüzyıl ortalarının huzursuz ruhunu somutlaştırır.”
Çocukluğun İnzivası
ağacın tehlikeli dallarında
mavi gökyüzünden esiyor rüzgâr
etrafımda en yüksek sesiyle şarkısını söylüyor.
ve yalnızlık, vahşi bir yalnızlıkla
yükseklere tırmanıyorum korkuyla
sarsıcı belirsizliklerin içine.
özlediğimden, kedime meydan okuduğumdan
bazen de önümde genişleyen
dünyayı görmek için, bazen.
kendime ulaşmak, sırrımı bulmak için
seslerden ve olaylardan gizlenme arzusuyla
uzaklarda bir yerdeyim.
-bir köpeğin havlaması, sonbahar yanıkları
uzak, yakın seslenişler- geçmişte olduğum çocuk
bana sesleniyor; ”Bak!”
senin olduğun yerdeyim
olmaktan korktuğun o yerdeyim.
Robert Duncan
Çeviri: Eser Ceran Erdi
Yeni yorum ekle