Yazarın Bilgeliği

Edebiyat

Yazarın Bilgeliği

İnsan neden yazar?

Bu sorunun birden fazla cevabı olabilir…

Pekiyi yazar, bilge mi olmalıdır yoksa bilge kişiler mi yazar olmalıdır?

İşte bu sorunun cevabı mühim…

Türkçe Sözlük bilge kelimesini iki şekilde tanımlıyor: 1. Geniş ve derin bilgi sahibi olan, bunu en doğru ve yararlı biçimde kullanan, iyi ahlaklı, olgun ve örnek (kimse); hakim. 2. Olayları erdem ve bilgiden gelen bir üstünlükle değerlendiren (kimse). Her iki tanımda da kelime tür olarak sıfat. O hâlde ikinci ve mühim sorunun cevabı bu iki tanımdaki özellikleri taşımakta saklı. Yani bilgeliğe talip ve bu istidadı taşıyan kişiler yazar olmalıdır. Şayet bu istidada sahip kimseler var ise tıpkı kaynağı keşfe muhtaç bir su gibi bulunup gün yüzüne çıkarılmalıdır. Bahse konu bu keşfi yapabilmek ise şüphesiz her kişiye nasip olmayacaktır.

Evren, gezegenler; bütün meyveler ve sebzeler, çiçekler, hayvanlar ve nihayet insanlar bir çekirdeğin/tohumun/genin bilumum diğer şeylerin nizami hareketi ile oluşmuştur. Bu sistem içinde eli kalem tutanların hassaten bir yerlerinin olması tesadüfi değildir. Her tohumun filize, her filizin fidana dönmesi sürecinde hususi emek harcanmasına ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda, kalem üstadı olmaya talip olmak, nihayeti olmayan bir yolculuğa çıkmak gibidir. O yolda yolcu, karşılaşacağı bütün engelleri kendi başına aşacağını peşinen kabul etmeli ve yolun bir menzili olmadığını bilmelidir. Çünkü bilgeliğin ilk adımı budur. Aksi olduğunda okuryazar olmayan ve istikbali vitrin süsü olmaktan öteye taşınamayacak olan sözüm ona yazarlar türeyecektir. Oysa mütevazı bir kılavuz olmaya talip hocalığımızın amacı asla bu değildir. O sebeple yazar adayı gençlere rehberlik etmeyi çok değerli görmekte ve bütün faaliyetlerimizi buna göre koordine etmekteyiz.

Ancak tıpkı yemek yaparken kullanılan tarifler gibi, montajı tamamlanmamış bir mobilyanın kurulumunu yapar gibi, bir beyaz eşyayı çalıştırmadan önce kılavuzunu takip eder gibi yazı yazarken de menzili olmayan, rotası keskin bu yolculuğun haritasına ihtiyacımız bulunmaktadır. Bahse konu ihtiyacın yoluna bir sayfa olabilmeyi dileyen çalışmaların naçizane müellifi olarak, yazarlık yolculuğuna gönül vermiş bütün adayların yapması gerekenlere naçizane dikkat çekmekte yarar görmekteyiz:

Öncelikle Türkçenin değerinin anlaşılmasına, kavram ve kelime dünyası açısından oldukça zengin olan dilimizin doğru kullanılmasına dikkat etmek gerekir. Bunun için nasıl ki bir yemek yaparken kepçenin, bıçağın, rendenin, tencerenin adı veya bir montaj yapılırken pensenin, tornavidanın, testerenin adları biliniyorsa yazı yazarken kullanılan malzemeler olan kelimelerin türünün, cümlenin kuruluşunun, art anlamların, metin dil bilim unsurlarının da aynı olağanlıkla bilinmesi gerekir. Diğer yandan, her yazının ilk editörünün o yazıyı kaleme alan kişi olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak, yazım ve noktalama hususunda hiçbir yazar adayının hata yapma hakkının olmadığı kabul edilmeli ve bu açıdan da çeşitli alıştırmalar yapılmalıdır. Okur olmadan yazar olmaya çalışan günümüzün modern insanının beyhude çabasına dikkat çekilmeli ve yazar adayı olan kişilerin bu duruma düşmemesi için dimağlarını besleyecek ve zenginleştirecek okuma listeleri hazırlamaları gerekmektedir. Bu okuma alanlarının başında şüphesiz sözlük okuma ve ezberleme alıştırmaları gelmelidir. Çünkü söz konusu doğrultuda bilge yazarlık yolunda, vazgeçilmez olan şartlardan biri okumaktır. Kâinatı okuma gayreti ile başlayan bahse konu şart, diğer bütün eser niteliği taşıyan kitapları nizami ve sürekli okuyarak devam etmelidir. Bireyin tarih, mitoloji, felsefe, sosyoloji, coğrafya, psikoloji ve elbette Türk edebiyatı ile Batı’nın ve Doğu’nun edebiyatlarından klasikleşmiş eserleri okuması; bazılarını hıfzetmesi elzemdir. İkinci şart şudur-maalesef herkes bunu cümle içinde kullanır ama henüz çok kimsenin hakkını verdiği söylenemez-yazma fiilini sürekli hâle getirmek. Ama nasıl? Tükenmez bir kalem olabilmenin olasılığı nedir?

Günlük tutarak, her günün ya da haftanın önemli gördüğümüz bir hadisesini yazarak, hedef tema ya da kelime kumbaraları oluşturup buradan belli süreler için yazma konuları belirleyerek, hayali bir mektup arkadaşı üretip onunla yazışarak… Ama mutlaka klasik kâğıt kalem kullanarak…Bütün bu altyapı oluşturulduktan sonra yazarlık sürecinin ömür boyu seyyahlık olduğu görülecek ve zaten böyle bilge bir kişi yazarlığı yaşam şekli hâline getirmiş olacaktır.

Öte yandan belirtmek gerekir ki yazarlık, günümüzde birtakım çevrelerin kendi çocukları üzerinde projelendirdikleri gibi babadan oğula geçebilecek bir miras değildir. Bunu söylerken yazar bir annenin ya da babanın çocuğu yazar olamaz anlamında söylemiyoruz elbette. Nitekim Merhume Emine Işınsu’nun Halide Nusret Zorlutuna’nın kızı olduğunu sanıyorum bilmeyen yoktur. Burada kastettiğimiz husus, yazarlığın giderek -tabiri caizse- “beşik ulemalığı” sistemine dönüştürülmesidir. Zira, yazın camiasının içinde olan anne ya da babalar biraz da popüler ve tanınmış iseler çocuklarına iltimas geçerek hem onlara hem de yazarlık gibi değerli bir alana aslında kötülük yapmaktadırlar. Hâlbuki bu yöntem yazarın bilgelik vasfına hiç uygun değildir. İstidadından emin olunmayan her kimseye verilen emek nafile olduğu gibi, çocuklarına ün kazandırmak isteyen ailelerin izlediği bu yanlış yol sebebiyle, gerçekten yetenekli ve kalem âşığı kişilerin hakları ihlal edilebilir.

“Yazarın Bilgeliği” hususunda birkaç fikir belirttiğimiz bu yazıyı toparlayacak olursak “yazarlığın öğrenilebilir daha da önemlisi kazanılabilir bir beceri olduğu söylenebilir. Geçmişte olduğu gibi bugün de edebî metin oluşturabilen bütün yazarlar söz konusu bu yazma becerisini kazanmışlardır ve yazmaya devam ettikleri sürece yazma eylemini geliştireceklerdir.

Başka bir açıdan değerlendirilecek olursa yazarlık, ilham gelmesini bekleyerek yapılabilecek bir faaliyet değildir. Kalıcı eserler yazabilmenin yazma gönüllüsü kişiye yüklediği birtakım sorumluluklar vardır. Şüphesiz, bu sorumlulukların başında çok ve çeşitli alanlarda okumalar yapılması gelmektedir. Zira ancak okuyan, araştıran, estetik kurallara uyan, dile önem veren ve millî ya da evrensel meselelere karşı duyarlı olan kişilerin yazarlık özellikleri güçlenebilir. Yazma eyleminin ‘Toplum içinde saygın bir yer edinmek, kitap yazarak para kazanmak, yazarak hayal gücünü geliştirmek; bilgi, deneyim ve tecrübelerin kalıcılığını sağlamak, kariyerde ilerlemek, dünyaya ve geleceğe bir mesaj bırakmak gibi çeşitli nedenleri sıralanabilir. Bu yönüyle her yazarın yazma nedeni ve biçiminde farklılıklar olsa da yazma isteğinin en temel nedeni, şüphesiz iletişimi sağlamaktır. Dolayısıyla yaratıcı yazma her ne kadar sanatsal bir etkinlik gibi görünse de bu faaliyetin mutlaka bilimsel bir temel üzerinden geliştirilmesi gerekir’”[1]. Bilge yazarlık yolunda emek veren herkesin azmini ve kararlılığını tebrik ederken bu açıdan da kendilerine feraset dileriz…

 

Dr. Seda Artuç Bekteş

 

[1] Artuç Bekteş, S. (2024). Tükenmez Kalem Yazarlık Okulu. Net Kitaplık: Ankara. Ayrıntılı bilgi için söz konusu kitaba bakılabilir.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.