Avustralya ve Göç

Araştırma

Avustralya ve Göç

Elbet bir çoğumuz hayatlarını ve yaşanmışlıklarını, çantalara doldurup, bilinmeyen diyarlara göç etti ve etmeye de devam ediyor. Kimileri gittikleri ülkelerde kaldı ve yerleşti. Kimisi ise belli bir süre kaldıktan sonra vatanına geri döndü. Benim göç hikayem bir çoğumuzunkine benziyor. Erkek arkadaşım yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla Avustralya’ya yerleşti. Ben de belli bir zaman sonra onunla evlenip peşinden Sydney’e göç ettim. İşten ayrılıp, eşyaları kutulayıp ülkeden ayrılma hazırlığımı beni daha çok zorladı, yoksa yeni bir ülkeye gelip oraya alışmak mı daha zordu tam emin olamıyorum.

Bu sebeple uzmanlar göçün etkilerini göç-öncesi, göç süreci ve göç-sonrası olmak üzere üç evreye ayırarak değerlendiriyor. Avustralya ,göç sonrası diye bahsettiğimiz sürece bir hayli önem veren ve etkin programlarla yöneten ülkelerden biri. Elbette Avustralya’nın muhafazakar göç politikalarını, tarih boyunca göçmen alırken uyguladığı ayrımcı tutumunu da unutmamak gerekiyor. Fakat yasal yollardan gelen mültecileri ve vasıflı göçmenlerini topluma kazandırmak için devlet destekli programları geliştirip uygulanması konusunda ciddi teşvikleri var.

Kar amacı gütmeyen kuruluşlar aracılıyla göçmenler ve mülteciler İngilizce öğrenmeleri için kurslara yönlendiriliyor. Geldikleri ülkede edindikleri meslekleri icraa edebilmeleri için denklik ve uyum programlarına kayıt ediliyor. Birçok kurum ücretsiz özgeçmiş hazırlama hizmeti sağlıyor. Avustralya’da ev kiralamak için referanslara ve konut geçmiş ne ihtiyaç duyulur. Bu yüzden ev kiralamak baya zorlu bir süreç oluyor. Bu süreci anlatan ve destek sağlayan danışman kuruluşlar var. Çocukların okula kaydolması, kimliklerin ve sağlık belgelerinin çıkarılması bu hizmetlerden sadece bazıları...

Avustralya’nın göç politikalarının gelişimi sürecine baktığımızda yukarıda bahsettiğim gibi ciddi ayrımcılıklara şahit oluyoruz.

Bağımsızlığını elde etme konusunda, Avustralya’nın süreci Amerika  Birlesik Devletleri’nden çok farklı gelişiyor. Başlangıçta, ABD ve Avustralya, ikisi de İngiliz (Birleşik Krallık) kolonisi olarak kuruluyor. Fakat Amerika’daki 13 koloni ödediği yüksek vergilerden ötürü ve o zamanın güç dengeleri yüzünden, Fransa’nın da desteğini alarak İngiltere’ye karşı ayaklanıyor. 7 yıl süren direnişten sonra 1776 yılında ABD bağımsızlığını elde edip İngiltere ile tüm bağlarını kopartarak kendine özgü devlet yapısını ve politikalarını geliştiriyor.

Avustralya’da ise bağımsızlık ya da kurtuluş günü yoktur. Britanya ile bağlarını hiçbir zaman tamamen koparmaz. Avustralya hala daha İngiliz Uluslar Topluluğunun bir parçasıdır. Coğrafi konumundan dolayı, Avustralya’nın Kanada ve ABD’ye nazaran daha uzakta olması, İngilizlerin Avustralya’da bulundurduğu temsili hükümet ile iletişiminin aylar sürümesine neden oluyordu. Bu da İngilizlerin bölge üzerindeki etkinliğini azaltıyordu. Sömürge yönetimini sürdürmek için büyük çaplı bir ordunun konuşlanması durumu, Britanya için ciddi bir maddi külfetti. Bunlara ek olarak, Avustralya’da İngiltere’ye rakip olacak, Fransa ve Hollanda gibi, baska bir sömürgeci birlik olmadığından, Britanya kendi isteğiyle kıtanın yönetimini zaman içinde sömürgecilere güç kullanmadan bıraktı.

Avustralyalılar kendilerini tanımlarken İngiliz değerlerinini temel aldılar. Bu sebeple, 1900’lerin başında Avustralya yönetimi, anayasasını oluştururken göç politikalasını belli tebaaya yönelik belirledi. Beyaz Avustralya politikasını kabaca açıklamak gerekirse, Avrupa ya da Britanya kökenli olmayan göçmenlerin Avustralya'ya gelmesini engelleme amaçlı bir devlet politikasıdır. Birçok kaynağa göre bu ayrımcılığın başlıca sebebi, Avustralya’nın düşük sayıda olan nüfusunu sadece İngilizlerin ve İrlandalıların gelmesine izin verecek şekilde arttırmayı hedeflemesiydi.

Avustralya Başbakanı Ben Chifley, 1945-1949 yılları arasında ayrımcılığı bir adım daha ileri götürüp savaş sonrasında Asya’dan ülkesine dönen askerlerin gelirken yanlarında Asyalı eşlerini ve çocuklarını getirmelerine bir süre izin vermedi. Aynı başbakan özellikle Baltık ülkelerinden (Estonya, Letonya ve Litvanya) göçmenlerin gelmesini istedi. Bunun sebebi ise çoğunluğunun eğitimli, vasıflı, sarışın ve mavi gözlü olmalarından kaynaklanıyordu.

Temsilciler meclisi üyesi James Black Ronald, 1901’de ideal Avustralya’nın kar gibi beyaz, kusursuz ve ari kalması gerektiğini vurguladı. Beyaz ırkın üstünlüğünü kabul eden politikalar yüzünden maalesef demografi ve anlayış ayrımcılığı temel alınarak göç politikaları şekil aldı .Avustralya’nın aksine, ABD, İngiliz kimliğinden hızla sıyrılarak  Avrupa’dan Meksika’dan ve Asya’dan göçmenlerin gelmesini teşvik etti.

Avustralyalıların, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda verdiği kayıplar yüzünden nüfusu 8 milyonun altına düştü. Avustralya doğal kaynakları ve bakir toprakların bolluğu yüzünden hemen yanı başında olan ve küçük karasal alanlara sıkışık bir sekilde yaşamaya çalışan Asya ülkelerinin tüm dikkatlerini üzerine çekiyordu. Buna ek olarak, Japonya’nın 100 milyondan fazla nüfusu Endonezya’nın ise 200 milyona yaklaşan nüfusuna karşı koyması neredeyse imkansızdı. Bu yüzünden Avustralya  politikacıları bir an önce göç yasalarını değiştirmeleri gerektiğini anladı.

Beyaz Avustralya politikasının şartları 1960'larda hafifletilip, 1973'te ise yürürlükten tamamen kaldırıldı. Avustralya’da ayrımcılığı ortadan kaldırmak amacıyla çıkarılan çok kültürlü politikalar uluslararası toplum tarafından takdirle karşılandı. Fakat neredeyse bir asır boyunca süre gelen beyaz ırkın üstünlüğünü vurgulayan politikalar toplumun anlayışına ve işleyişine nüfus etti. Avustralya  toplumu bu ayrımcı anlayışından ne ölçüde kurtulduğu ciddi bir tartışma konusu. Victoria eyaletinin başşehri Melburn’de bu tartışmayı bir adım daha ileri götürüp, Avustralya'nın göç tarihinini gözler önüne seren bir müze bulunuyor.

Devlet destekli Melburn Göç Müzesi (Immigration Museum) kişilerin neden yaşadıkları yeri bırakıp başka ülkeye göç ettiğini resim ve haber küpürleriyle anlatıyor.

Daha iyi yaşam çoğu zaman bireyler içinde bulundukları standartları yükseltme isteğinden ötürü bulundukları ülkeyi kendi iradeleri ile terk ediyor. Bazı istenmeyen durumlarda ise kişiler ülkelerini kendi iradeleri dışında terk eder. Savaş yüzünden bazen hayatta kalmanın tek koşulu ülkeden çıkıp gitmektir. Özgürlük için hatta sadece hayatta kalabilmek için yer değiştiriliyor. Doğal afetler kitlelerin toplu halde ülkeden ayrılıp güvenli bir sığınak aramasına neden oluyor. Aile birleşmesi Avustralya ’ya asıl göç nedenlerinden biri. Evlilikler güçlü aile bağları yüzünden bir çok insan Avustralya ’ya göçmüştür.

Avustralya’nın muhafazakar göç politikasını kronolojik olarak açıklıyor. Ayrıca videolarla göçmenlerin çoğunlukla ötekileştirmeye, ayrımcılığa ve yabancı düşmanlığına maaruz kaldıkları yerler, genelde toplu taşım araçları oluyor. Müzenin bir kısmında buna örnek teşkil edecek bir sahne izliyorsunuz. Böyle bir durumda, diğer Avustralyalıların ayrımcı şekilde davranan kişiyi uyarması gerektiğini ve yabancılara karşı daha anlayışlı olunması gerektiğini vurguluyor. Elbette bu hepimizin kişisel eleştiri yapmasını gerektiren bir durum.

Müze etkinlikleri kapsamında belli aralıklarla göçmen toplumların kimliğini, kültürlerini gelenek ve göreneklerinin anlatıldığı aktiviteler ve festivaller de yapılıyor. Benim müzeyi ilk kez ziyaret ettigim sene, yani 2018’de Türkiyelilerin Avustralya'ya göç etmesinin 50.yıl dönümüydü. Buna ithafen, Ankara'daki Avustralya Büyükelçiliği’nin girişimi ile Melburn Göç Müzesi'nde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Müzede Türkiyeliler ve Kıbrıslı Türkler ile ilgili detayları öğrenme şansı buldum. 1968 yılında ilk Türk kafilesini taşıyan uçak Sydney'e indiğinde, Türkiye'den gelen göçmenleri Kıbrıslılar karşıladı. Kıbrıslı Türklerin Avustralya'ya göç etmesi ise 1940'lı yıllara dayanıyor. Kıbrıslı Türkler, Beyaz Avustralya politikasının uygulandığı o yıllarda, Avustralya'ya kabul edilen Müslüman gruplardandı. Bilgilendiren ama yeri geldiğinde geçmişte yapılan yanlışlıkları gösteren, bu hatalardan dersler çıkarmamıza vesile olan müzelerin, kurumların ve etkinlerin her ülkede artması dileğiyle.

Gizem BEKAROĞLU

 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
Dergi Sayısı