Ayın Sanatçısı
Soyut Resimde Serbest Akış
Mine Zabçı
Gülseren Sönmez
Sanatçımız Mine Zabçıresimlerini yaparken bir akış içinde olduğunu ifade ederken sesindeki heyecanı hissedip bir an önce eserlerini görmek istedim.
Bazı eserlerindeki renk akışı “ben duyguyum, güzellikleri anlatırım” diyordu. Bu çalışmalarda, en az ile en çoğu anlatmanın sanatı olan minimalist yaklaşım, anın görsel gücü ve güzelliği, tüm diğer detaylardan arındırarak özü öne çıkarmak, canlıların doğal yaşamdaki kritik anlarına dikkat çekmek önemli olmuştu.
Karmaşa yerine sadeliğin, algılarda çabuk yok olan olağan süreçler yerine önemsenen anların kalıcı etkisi, estetik kaygılarla düzenlenen yalın görseller halinde sunulmuş. Fotoğraflarında duygusallığın yanı sıra bu özelliklerin tümü görülüyor.
Bu çalışmalar hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı düşüncesi ve fütürist bakış açısı ile zaman, mekân, anlam boyutlarının ötesinde, dünden bugüne ve yarına uzanan, yaşam dinamizmini sorgulayan resimler.
1940 ile 50’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri 20. yüzyıl sanatını kökten değiştiren bir resim üslubuyla uluslararası sanat dünyasına büyük bir katkıda bulundu. Avrupa’nın modernizm fikirlerini dünyaya aktarırken soyut dışavurumcular genellikle duvar boyundaki tuvallerde Kübizmin düzlemselliğiyle, Alman Dışavurumcularının aksiyon ve rengini,
“Gerçeküstücü Kendiliğindencilik” ve “Doğaçlama”yı birleştirdiler.
1930-40-50’li yıllarda ve sonrasında yaşayan sanatçılar faşizmin pençesinden kurtulmak için Avrupa’yı terk ettiler. Dışavurumculuk -soyut sanat bazen kendi aralarında farklılaşsa da hepsinin arzusu tekniklerden uzaklaşma daha önemlisi sanatçının benzersiz kişiliğini, ruhunu ve duygularını dinamik hareketli formda yansıtan tamamen soyut sanat üretmekti. İşte bu doğrultuda pek çok sanatçı yetişti ve yetişmekte.
“Benim için sanat hayattır, tüm hayatımı yönlendiren, hatta toplumları yönlendirendir. Anılarımın, iç dünyamın görsellerini konu olarak çalışıyorum. Sonrada izleyicinin yorumuna bırakıyorum.Sanat sayesinde düşünce evrende dolaşıyor, herkes kendine bir pay buluyor,”sözleriyle sanatçımız 2003 yılından bu yana resim sanatıyla iç içe olduğunu anlatıyor.Mine Zabçı resimleriyanı sıra fotoğraflarıyla, makaleleriyle de sanatın içinde yer aldığını ifade ediyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
- Soyut sanat, genel anlamıyla doğada var olan gerçek nesneleri betimlemek yerine, biçimler ve renklerin, temsili olmayan veya öznel kullanımı ile yapılan sanattır.
- Soyut sanat, insanların duygusal ve düşünsel düzeyde ifade edilen sanatsal unsurlar aracılığıyla ifade dilidir.
- Soyut sanat farklı tarzlara, akımlara ve ifade biçimlerine sahiptir. Bu akımların ve tarzların bazıları tamamen geometrik formları kullanırken, diğerleri organik veya duygusal soyutlamalara odaklanır.
- Bu akımın bazı eserleri keskin çizgiler, net renkler ve soyut geometrik şekillerle karakterize edilirken diğerleri daha serbest ve akışkan bir tarza sahiptir.
Mine Zabçı’nın eserlerinde serbest akışı görüyoruz. Bazı eserlerinde de soyutlanmış çizgisel değerlerdeki anlatımı…
Mine Zabçı’nınresimlerinde gerçek nesnelerin veya figürlerin tanınabilir bir şekilde tasvir edilmemesine dayanan soyut sanatta, nesnellik yerine soyut kavramlar, duygular veya düşünceler temsil edilir. Sanatçı, spontane (kendiliğinden) ve deneysel bir yaklaşımı benimsemiş, içinden gelen hissiyatı ve yaratıcılığı takip ederek rasyonel veya tanımlanabilir kurallara bağlı kalmadan eserlerini meydana getirmiştir.
Gittikçe artan endişeler21. yüzyıl yaşamını etkilerken, teknolojinin gelişmesi ile sanatçıların, alanı daralmış, tüm dünyanın ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve felsefi temellerinin etkilendiği süreçte soyut ve sorgulayıcı yaklaşım kaçınılmaz olmuştu.
Bu nedenle sanatçımız yaşadığı İngiltere’nin de etkisiyle soyut sanata gönül vermiş ve bu yolda ilerlemekte. Duygularını soyut sanatla ifade edebildiğini, bu akıştan mutlu olduğunu söylemekte.
Çalışmalarının doğanın bilinmeyen derinliklerdeki kaynaklarından, bilinmeyen geleceğine gönderme olduğunu ifade ederken, yaptığı çalışmalarda bilgiye, teknolojiye, dinamizme verdiği önemi anlatıyor veestetiğin de önceliği olduğunu ifade ediyor.
Temel yaklaşımı“Her şey, en bildiğimizi sandıklarımız bile, sonsuz derinliği içinde ve bilindiğinin ötesindedir. Farklıdır, kendine özgüdür, eşsizdir, nereden baktığımızla ilgilidir ve sadece görünen hiç değildir.”
Mine Zabçı’da soyut sanatın amacı; gerçekliği taklit etmek yerine soyut kavramları, duyguları ve içsel deneyimleri ifade etmektir. Bu sanat akımı, somut varlıklardan ve nesnelerden bağımsız olarak izleyicilerde duygusal, estetik veya zihinsel bir tepki uyandırmayı hedefler. Mine Zabçı’nınyaptığı da budur.
“Sanatın amacı; izleyiciyi gerçekliğin sınırlarının ötesine taşımak, onları düşünmeye teşvik etmek ve duygusal bir bağlantı kurmalarını sağlamaktır. Soyutlukta sanatçı renk, çizgi, şekil, form ve kompozisyon gibi görsel unsurları kullanarak soyutlamaya ve absürde odaklandığı için bu unsurları algılamak ve kendi yorumunu yapmak izleyicinin görevidir.”sözleriyle izleyiciyi düşünmeye davet ederek görev yüklemekte.
Farklı formlarda ve ifade biçimlerinde ortaya çıkabilen bu akımda bazı eserler düzleme yoğunlaşırken diğerleri derinlik ve hareketi vurgular. Bazıları keskin hatlar ve net renkler kullanırken, diğerleri daha organik ve akışkan bir tarzı tercih eder. Ancak ortak nokta, somut nesnelerin ve gerçeklikle birebir uyuşan imgelerin yerine soyut formların ve kavramların kullanılmasıdır.
Sanatçımızda temel düşünce soyut resimdir. Yine de ara ara çizgiye yer vererek düşünceyi dağıtmakta, ardından yine düşünmeye davet etmektedir.
Renk, Şekil ve Hat
Soyut eserlerde renk, şekil ve hat kullanımı temel özellikler arasındadır. Bu görsel unsurlar, sanat eserlerinin soyutlamasını ve absürditeyi vurgulamak için kullanılır.
Renk; sanatta duygu, atmosfer ve enerjiyi iletme görevi görür. Sanatçılar; renkleri bir araya getirerek denge, kontrast ve ritim oluşturabilirler. Renklerin parlaklığı, doygunluğu ve tonu, izleyicide farklı hisler ve duygusal tepkiler uyandırabilir. Mine Zabçı“bu doygunluğa ulaşabilmek için saatlerce çalışıyorum. Ruhum, bitti dediği anda eserlerimi topluma sunuyorum,” diyor.
Soyut resimlerde şekiller, tanımlanabilir nesnelerin yerine soyut formlarla temsil edilir. Sanatçılar; geometrik şekiller, organik formlar veya soyut semboller gibi çeşitli şekilleri kullanabilirler. Şekiller, kompozisyonun oluşturulmasında ve izleyicide görsel denge ve hareket hissi yaratmada önemli bir rol oynar.
Hatlar; soyut eserlerde hareket, yönlendirme ve yapıyı ifade etmek için kullanılır. Sanatçılar keskin, düz hatlar veya serbest, akışkan hatlar gibi farklı çizgi türlerini kullanarak kompozisyonlarını oluşturabilirler. Hatlar, soyut akım eserindeki form ve hareketi vurgulayarak izleyicide görsel bir yolculuk hissi yaratabilir. Bu etkiyi sanatçımızın fotoğraflarında ve çizgi çalışmalarında görürüz.
Kompozisyon ve Dengenin Önemi
Soyut sanatta kompozisyon ve denge, bir eserin görsel düzenini ve bütünlüğünü sağlamak için önemli unsurlardır. Kompozisyon, bir sanat eserinin düzenlenmesi ve bileşenlerinin yerleştirilmesi anlamına gelir. Soyut eserlerde kompozisyon, renklerin, şekillerin, hatların ve diğer görsel unsurların bir araya getirilmesiyle oluşturulur. Sanatçımız bu unsurları kullanarak kompozisyonu dengelemek için odak noktasını belirlemiş ve izleyiciye görsel bir düzen sunmak içinde çalışmıştır.
Sanatçımızın eserlerinde görsel ağırlığın ve unsurların eşit olarak dengeli bir şekilde dağıldığını görüyoruz.
Soyut resimlerde denge, görsel unsurların birbiriyle uyumlu ve dengeli bir şekilde ilişkilendirilmesiyle oluşturulur. Sanatçımız; renklerin, şekillerin yoğunluğunu, büyüklüğünü ve yerleşimini dikkate alarak dengeyi sağlamıştır. Dengesiz kompozisyonların izleyiciyi rahatsız edeceğini, dikkat dağılmasına neden olabileceğini bilir. “Çalışmalarımda bu dengeyi bulabilmek için saatlerce çalışırım,” sözleriyle sanatçımız emeğine sahip çıkmakta.
Kompozisyon ve denge, izleyiciye bir düzen ve yapı sunar. Bu unsurlar, sanatçının ifadesini organize etmesine yardımcı olurken izleyiciyi eserin anlaşılabilir ve estetik olarak tatmin edici bir deneyimiyle buluşturur. Ayrıca kompozisyon ve denge, izleyicinin gözünü yönlendirerek bir odak noktası belirleme ve görsel hiyerarşi oluşturma yeteneğini de içerir.
Bu nedenle sanatçımızın eserleri izleyiciyi kendine çekerken düşündürür, kendine hayran bırakır. Gerçeğin farklı bir dille anlatımı olan soyut sanata hayranlık ve saygı duymasını sağlar. Sanatçımız her soyut sanat diye ortaya konulan eserlerin eser olmadığını bilir.
Sanatçımıza soyut dışavurumcu sanatla yolun açık olsun diyorum…
Ne Mutlu bize, Atatürk’ün Cumhuriyetçi kızlarıyız. Onun açtığı yolda yürüyoruz. Yurdumuzu alnımızın akıyla temsil ediyoruz, edeceğiz.
Eylül 2024
Yeni yorum ekle