Bir Sanatçı Aysel Gözübüyük

Sanat

Taştın yine deli gönül

Sular gibi çağlar mısın,

                                 Yunus Emre

 

 

Çocukluğunda rüzgarla yarışırcasına koşup oynayan, kollarını açarak güneşi kucaklayan Aysel, doğadan aldıklarını bir süre sonra aktarmak ister. Onun için en güzel ifade biçimi resim yapmaktır. Önce duvarlara yapar çizimlerini hatta ateşli çıra ile bulduğu her yere çizimler yapmağa kalkar, aldığı uyarı ve cezalar sonunda kağıtlarda karar kılar. Okuduğu kitaplardan senaryolar çıkarıp sınıfta sahneler.

 

Orta okuldayken Öğretmeni Cemal Bingöl’dür. Resimleri panolarda yer alır. Küçük yaşta özgüveni pekişir ve özşevkati öğrenir. Güvenden önce, özşevkat gelir. O nedenle de hayatı çözer ve tanır. Hayatı çözmek, yaşamak  değil midir? 

 

Ankara dostluğun, sevginin harmanlandığı bir şehirdir. Bu şehirde doğup büyümek yeni dostlar edinmek beni her zaman mutlu etti. Sanatçı veya sanatçı adayları ile tanışmanın yolu, dostluğun başladığı ve harmanlandığı yerdi. Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi. 1970 -80- 90’lı ve sonra ki yıllarda sanatçıların uğrak yeriydi. Burada sanatı seven veya sergi izlemek isteyen her insan çeşitli tarz ve teknikte eserler bulabilir, ayaküstü de olsa sergi açan ressam, heykeltıraş, seramik sanatçılarıyla tanışır, evine zengin dönerdi. Sergi izlemek seven için zenginleşmekti.

 

1980’li yıllarda bu güzellikleri Ankara halkına tattırmak için, hızla yeni banka galerileri (Ziraat Bankası, Şeker Bank, Kalkınma Bankası, Yapı Kredi Bankası, Talih Kuşu Milli Piyango Sanat Galerileri, ve özel galeriler açılmaya başladı. 90 lı yıllarda özel galeriler hızla çoğaldı. İşte o günlerde tanıştım, Aysel Gözübüyük’le Çayyolu diye yeni kurulan bir Ankara semtinde açtığı galerisinde.    Her karşılaştığımızda sanata olan sevgisini görüyor, ayaküstü sergilerde sohbet ediyorduk. Her defasında sevgi dolu bu insanın tebessümüyle karşılaşıyor. Hiç bitmeyen sanata olan sevgisine saygı duyuyordum. Her sohbetimiz de ilerleyen hiç yerinde duramayan çalışma azmini görüyor, sevgiyle izliyordum.

 

Yıllar sonra karşılaştığımda Hacettepe Üniversitesinde SBE de Yüksek Lisansını daha sonra da yine aynı üniversitede GSF de Sanatta Yeterlik çalışmasını tamamladığını duyduğumda saygım bir kez daha arttı. Sanatı sevmek bu dedim. Sanatı sevmek, hayatı sevmek, emeği sevmek, kendini sevmek. Özdemir Asaf “ aşk görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi “

 

Başka bir zaman diliminde karşılaştığımızda “Lisansüstü tezim kitap oldu,” diyor . O mutluluğu paylaştığım için, bende mutlu oluyorum.

 

1860-1960 yılları arasında yüz yıllık bir dönemi kapsayan modern sanatta, natüralizmden uzak bir anlayışla doğaya yaklaşılmıştır. Modernizmle gelen yabancılaşmaya karşı sanatçıların tek sığınak alanı sanat olmuş, “sanat için sanat” mottosuyla işlevsellik önemsenmiş ve her türlü süs olgusu bertaraf edilmiştir, deniyor.

 

Son yıllarda yeni, farklı, çeşitli malzemelerin üretimi, internetin sanatçılara yeni olanaklar tanıması, sıcak ve soğuk baskılar, sanatta çeşitliliğin artmasına neden oldu. Sanatçılar kendilerine has teknikler, buluşlar oluşturdular.  Aysel Gözübüyük de yenilikler yapmayı deneysel çalışmaları seviyordu.

 

“Pandemi sırasında desenlerimi dijital olarak renklendirip pleksi üzeri ters uv baskılar yapmaya başladım. O günden sonra deneysel çalışmalarım arttı. Dijital resimleme ile kısa sürede istediğim etkiyi elde ettiğim farklı işler ortaya çıkmaya başladı. Geleneksel sanatla teknolojiyi birlikte kullanmak heyacan vericiydi. Teknolojiyi her şekilde kullandığınızda ortaya çıkan işler Yeni Medya diye adlandırılıyor..” 

 

Pleksi dünyada 2010 yılından bu yana kullanılan bir maddedir. Bu maddenin kullanım kolaylığını, güzelliğini kavrayan sanatçımız, pleksiyi yeni medya işlerini sergilemek için kullanmıştır.

 

Aysel Gözübüyük Paravanı kullanarak bir yerleştirme yapar, “Paravan denince, bir alanı bölmek veya kaplamak için kullanılan perde veya genelde parçalı panelleri birleştirilerek oluşturulan mobilya aklımıza gelir. Amaç bir bölmeyi görünmez kılmaktır. Benim paravanım ise fotoğraf sergilemek üzere tasarlanmış bir mobilya. Fotoğraf yerine yeni medya çalışmalarımı bu kez, transparan çıktılarını epoksi kaplayarak sergiledim.  Örtme gizleme yerine saydam oldukları için ortama karışan yalnız kadın portreleri yaptım,” 

 

Zeminlerin güzelliğini, dayanıklılığını artırmak için kullanılan Epoksi de böylece çalışmalarını sergilediği tuval, kağıt, pleksi gibi malzemelerin arasına girer. Artık her yaptığı dijital çalışma, yüzyıllara kalacak düzeyde kaliteli, dayanıklıdır.

 

Tuval üzeri yağlıboya, tuval üzeri karışık teknik türündeki çalışmalarında politik gündemden esinlendiği konularını gündelik hayattan sahnelerle başta insan bedenini araç olarak kullanır ve her türlü imge ve sembollerle zenginleştirmeye çalışır. Ruhunu şifalandırmak için sanatla uğraştığını söyler. Konularını insanlığın problemli alanlarından ayrımcılık özellikle de cinsiyet ayrımcılığı üzerine seçer ve kadın özgürlüğünü savunur.

 

Sanata yenilikler getirmek isteyen Aysel Gözübüyük geleneksel sanatın normlarını alıp, ruh dünyasındaki derinliklerini tuval, pleksi vb. çeşitli zeminler üzerine taşıyarak, yabancı çevrelerde merak uyandıran, gelenekseli bilen, tanıyan fakat yenilenmesi ve modernleşmesi için uğraşan, sanatında; geleneksellik ve çağdaşlık arasında bağ kurma idealiyle ilerleyen kişidir.

Yolu her zaman yeniliklere açıktır. Her zaman Yolcudur.

Yolun açık olsun Aysel Gözübüyük.

 

Not: Sanatçı son kişisel sergisini 4 Kasım 2023 tarihinde Ankara Kalesindeki Emin Antik Sanat Merkezinde açtı. 30 Kasıma kadar ziyarete açık olacak sergi sanatçının sanat serüvenini anlamak için görülmesi gereken bir sergi.

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
Dergi Sayısı