Napoli’de Avrupa Gönüllü Hizmeti

Napoli’de

Avrupa Gönüllü Hizmeti

Gençlik çağımın çiçek açmaya çalışan bir döneminde köklerimden kopmadan başka diyarlara doğru yola koyulmuştum. Benim için yepyeni bir yaşam deneyimi olacaktı. Kalbim de düşüncelerim de umutlarla doluydu. Pek çok şeyin hem kendi içimde hem çevremde ışıyacağına tanık olacaktım belki de. Çeyrek asır yaşındayken atıldığım Avrupa Gönüllü Hizmeti heyecanıyla yerimde duramıyordum; yüreğim küt küt atıyordu.  

Sonunda beklenen gün geldi. İtalyan çizmesinin Napoli kentine vardığımda heyecan içindeydim. İliklerine kadar tarihle dolu bir kentti burası… Akdeniz ülkelerinin, geleneksel güney toplumlarının pek çok özelliği kentin kimliğini oluşturmaktaydı.

Ya kısmet, diyerek gönderdiğim kâğıttan uçak döndü dolaştı, Napoli’nin tarihi merkezinde bir ilkokulun etüt merkezine konuverdi. Bu merkezi yöneten sivil toplum kuruluşunda görevlendirilmiştim.

Biz Avrupa gönüllülerinin kalması için eski kentte bir daire uygun görülmüştü. Evimize çıkan dapdaracık sokaklarda yürürken ruhumda yanan ışığın sanki dışarıdan bile görünür olduğunu hissediyordum. Dahası, cıvıl cıvıl hareketli bir dünyanın tam göbeğine düşmüş gibiydim. Heyecanım beni gökyüzüne yolluyor, gökkuşağının kanatlarında gezdiriyordu.

Avrupa gönüllü hizmetini yaşarken şunu çok net hissettim: Gönüllünün bilgi, deneyim, enerji ve sevgisini toplum yararına harekete geçirme istekliliği, gönüllülük çalışmalarının olmazsa olmazıdır, en temel yapı taşıdır.

Sosyal duyarlık faaliyetleri bir kelebek etkisi yaratıyor. Başlangıçtaki minicik değişiklikler büyük ve öngörülemez sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Yardım edilen kişi geliştikçe çevresi de toplum da dalga dalga gelişim gösteriyor.  Hangi yaşta olursa olsun bir becerisini haftada birkaç saat bile olsa paylaşan kişi karşısındaki kadar kendisini de geliştirmiş oluyor.

Dünyada gönüllü hizmetler 1700’lü yıllar Fransa’sında belirgin biçimde ortaya çıkmış. Osmanlı’da 1868 yılında bir grup idealist hekimin çabaları sonucu, günümüzde halen faaliyetlerine devam etmekte olan Kızılay, “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” adıyla kurulmuş. Toplumsal fayda için çalışan kuruluşlar ülkemizde sosyal girişimcilik olarak yeniden bedenleşmiş. Son yıllarda yapılan araştırmalar, toplumsal yarar hedefleyen girişimlerin sayısının 9 bini aştığını saptamış. Eğitim, üretim ve medya sektörleri toplumsal fayda girişimleri arasında ön plana çıkmış.

Avrupa Gönüllü Hizmeti projesinde görevli olduğum 2023 yılı 6 Şubat sabahında canımız ülkemiz devasa bir depreme kurban gitti. Afet tüm dünya ülkeleri ana haberlerindeydi. Haber kanalları yerli, yabancı arama ekiplerinin göçük altından kurtardığı insanlarla doluydu. Sosyal medyadaki deprem desteği yağmurunu izliyordum. Deprem felaketi sadece yıkmamış; insani dayanışma, toplumsal sorumluluklar gibi ahlaki görevleri yeniden bilince çıkartmıştı...

Napoli’de bir mahallenin eğitim merkezinde çocuklarla çalışmaktaydım. Yaşamın daha önce pek fark edemediğim hem aydınlık hem alacakaranlık yönlerini gözlemleyebiliyordum. Yepyeni koşullara ayak uydurabilmek, farklı kültürlerden çalışma arkadaşlarımla dostluklar, önyargılarla mücadele edebilmek, pek çok milletten çocuklara yardım edebilmek... Tüm bunlar çeyrek asırlık yaşamımda edinme mutluluğuna erdiğim gülümseten hatıralarla dolmuştu. İyi ki dünyanın pek çok yerinde gönüllü hizmetler var...

Söylenegelir: “Acının, merhametin, iyi insan olmanın, vicdanın dili, dini, ırkı olmaz...” Sahip olduğumuz en değerli şeydir vicdan. Ne hoştur ki vicdanımızla tanırız kendimizi. Kendini göremeyen gözü açan şeydir o. Var olmanın huzuru, dayanılmaz hafifliği ondandır.

İyi ki vicdanımız var…

Ne mutlu vicdanının sesini dinleyenlere...