GENCELİ NİZAMÎ’NİN ŞİİRLERİNDE DİL ÖZELLİKLERİ

Akademik

Edebiyatta “Hamse: Beşli Mesnevi” türünün kurucusu Ebû MuhammedCemaleddin İlyas b. Yusuf b. Zeki b. Müeyyed, Azerbaycan Türk edebiyatı ve Türk dünyasının dâhi bilgelerinden, büyük söz ustalarından, sarsılmaz temel sütunlarından biridir.[1]

Romantik mesnevi tarzının en büyük sözcüsü ve en ışıltılı yıldızı Genceli Nizamî’dir. Sözlerinin yeniliği ve gücü yüzyıllar boyunca asla eksilmeden, eskimeden hep artarak, yaygınlaşarak günümüze erişmiştir. [2]

Nizamî bütün dünya edebiyatlarında müstesna ve özgün bir yere sahip çok parlak bir simadır. O, kendisine özgü kendi yarattığı aşk-kahramanlık-didaktik şiir tarzıyla, en dorukta ustaca şekil ve anlam uyumu, ruh tahlilleri, özgün keskin ifadeleri, simgesel dili, hiçbir şeyi gözden kaçırmayan üstün kavrayışlı düşünce ve görüş gücüyle, güçlü betimlemeleri, doruklara yücelen fantezileri, parlak teşbihleri engin felsefi görüşleriyle eşsiz bir söz ustasıdır. [3]

Hem lirik şiirde ve hem de kahramanlık şiirlerinde tam anlamıyla üstad kabul edilen Nizamî, Anadolu’da da çok sevilen, rakipsiz romantik, sûfi ve bilge bir şair, belagat ve fesahat açısından en önde gelen söz ustalarından biridir. Son derece sakıngan bir zahit olarak bilinen Nizamî, hurafelerden, asılsız ve uydurma dinsel değerlerden, taassuptan uzak, özgür bir kişilik; bencillikten, gösterişten hoşlanmayan, belagati en üst düzeyde, şiiri her kesim tarafından sevilen bir şairdir. Farsça şiir yazmış hiçbir şairle karşılaştırılamayacak kadar farklı ve büyük bir bilgedir. [4]

Şeyh Nizamî, Azerbaycan ve Türk edebiyatlarında, Farsça yazılmış edebiyatta bundan da öte bu sınırları aşarak dünya edebiyatlarında özgün ve müstesna bir yere sahip, özellikle “hamse” türünde en yüce makama erişmiş ulu bir bilge şairdir. Onun beşli mesnevilerindeki şairliğine, söz sanatlarındaki başarılarına, ifade tarzına, sözünün ve ifadelerinin gücüne ve kullandığı dil özelliklerine erişen kimse olmamıştır. Başta Azerbaycan, Anadolu, İran, Hindistan olmak üzere çok geniş coğrafyalarda bu büyük söz ustasının eserleri elden ele dolaşmış, geniş kitlelerce okunmuş ve büyük şairler tarafından örnek alınarak aynı ya da benzeri konularda eserlerine çok sayıda nazireler yazılmıştır. 

Nizamî’nin kendisinden sonra Farsça yazan şair ve yazarlar ile genel olarak edebiyat ve şiir üzerindeki etkileri son derece derin olmuştur. Nizamî konusunda araştırma yapan uzmanların da ortak ifadeleriyle Nizamî gerçekte Farsçanın kelime yapımı ve türetimi konusundaki bütün imkânlarını en üst düzeyde kullanmış, bir bakıma Türk coğrafyasında geliştirilen ve özgün olarak kullanılan bir Farsça oluşturmuştur. Nizamî, eserlerinde çok sayıda sözcüğü ilk kez, özgün anlamlı, sade ve kolay anlaşılır olarak kullanmış, bu sözcüklerin önemli bir kısmı daha sonra şair ve yazarlar tarafından yoğun olarak kullanılmıştır.

 

 

İlk kez kendisinin kullandığı sözcükler, tamlamalar, mazmunlar, terimler ve şiir konuları onun bütün bu alanlarda bir öncü, bir mucit olarak bilinmesini sağlamıştır. Özellikle beşli mesnevileri yazıldığından bu yana bu alanda eser veren bütün şairlere örnek olmuştur. Büyük şairler onun şairliğini, tarzını örnek almış ve onu izlemişler, Beş Mesnevi’sini taklit ederek eserlerini yazmışlardır. Bir diğer açıdan bakıldığında bir mesnevide, Mahzenü’l-Esrâr’ında beş ayrı naat yazan ilk şairdir. En önemli özellikleri arasında, hikmet ve felsefe konularını manzum olarak anlatan; kaside türü şiirleri övgü, abartı ve anlamsız yüceltmelerden arındıran ilk şair olması da yer almaktadır.

Nizamî, kuşkusuz ve tartışmasız Farsça şiir yazmış şairler arasında temel ve en güçlü köşe taşlarından, Farsça şiirde en yetenekli, en önde gelen şairlerden biridir. Nizamî de Firdevsî ve Sa’dî gibi dünya edebiyatlarının büyük söz ustaları kategorisinde özgün yerini almış, o da yeni ve özgün tarzını oluşturmuş büyük bir yetenektir. Destan yazımcılığı Nizamî ile başlamamış olsa da VI/XII. yüzyılın sonuna kadar dramatik şiir tarzını doruklarına eriştiren tek şair yine odur. Nizamî ilk kez kendisinin oluşturduğu, seçerek şiirlerinde kullandığı özgün yeni sözcükler, tamlamalar ve terimler; oldukça beğenilen yeni anlamlar, mazmunlar, hayal gücü, betimlemelerdeki olağanüstü dikkati ve titizliği; doğa, insan ve diğer varlıklarla ilgili betimlemelerindeki üstün başarısı, doğal ve başarılı teşbih, istiare ve söz sanatlarıyla kendisinden sonra hiç kimsenin varamayacağı doruklara erişmiş, benzersiz bir dâhidir. [5]

Yeni anlamlar ve mazmunlar yaratmak amacıyla kurmuş olduğu derin ve aşırı hayallerde, yeni oluşturduğu mazmun ve terkiplerde sözcüklerle ustaca oynaması, okuyucularının söz konusu sözcük, tamlama ve mazmunları anlamada biraz uğraşmasına, düşünmesine neden olmaktadır. Nizamî eserlerinde çağın diğer yazarları ve şairlerinin de yaygın tarzı olarak; bilimsel terimlere, yoğun Arapça kelime ve tamlamalara, felsefi düşüncelere, akımlara, temel bilimlere ait birtakım terimlere de önemli ölçüde yer vermiştir. Bu yüzden de onun eserleri bilimler ansiklopedisi olarak değerlendirilmekte, bazı bölümleri ise açıklama ve şerh olmadan zor anlaşılmaktadır. Ancak eserlerinde kullandığı dil ve derin anlamlı ifadeler, son derece engin bilgiler ve yer yer anlaşılması zor ifadeler, akıcılığı, inceliği ve bilgeliği sebebiyle okuyucunun gözüne pek de gelmemektedir. [6]

Nizamî’nin işte bu ve diğer yetenekleri, ustalığı ve sanatkârlığı, bütün eserlerinin diğer ünlü şairler tarafından taklit edilmesini ve örnek alınmasını sağladı. Türk dünyasında, İran’da, Hindistan’da ve diğer birçok coğrafyada onun tarzını takip eden ünlü şairler oldu. VII./XIII. yüzyıldan itibaren Nizamî’nin şiirleri taklit edilmeye başlandı, Farsça yazılan edebiyatın bütün alanlarında ve yaygın olduğu coğrafyalarda bu yakından izlenme devam etti. Nizamî’yi taklit ederek onun yarattığı özgün hamse tarzında ilk eser veren şair Emir Hüsrev Dihlevî’dir. Onun ardından Hacû-yi Kirmanî, Abdurrahmân-i Camî, Hâtif, Kasımî, Vahşî, Orfî, Mektebî, Feyzî-yi Feyyazî, Eşref-i Merağî, Azer-i Bîgdilî bazı mesnevilerinde Nizamî’yi örnek alarak onun tarzında hamse yazmışlardır. [7]

Nizamî’nin eserlerinde kullandığı dil, basit sözcüklerden daha çok özellikle bileşik kelimeler, tamlamalar, terimler ve deyimler açısından incelendiğinde alabildiğine özgün ve ilk kez kendisini tarafından kullanılmış, Farsça yazılmış metinlerde daha önceleri görülmeyen hem nicelik ve hem de nitelik açısından zengin bir özgün sözcük dağarcığına sahiptir. Söz konusu yeni kelimeler/kelime grupları başlangıcından günümüze Farsça metinlerde yeni oluşları, yenilikçiliği ve yeni anlam yüklemeleri açısından Nizamî eşsiz bir şairdir. Bu yenilikler sadece dil özellikleri ile değil, ifade, dillendirme ve anlamları açısından da son derece önemlidir. Onun kelime gruplarında; bütün tamlama türleri görülmektedir. Hem Türk dünyasında ve hem de İran’da Nizamî konusunda araştırma yapan uzmanların da ortak ifadeleriyle Nizamî gerçekte Farsçanın kelime yapımı ve türetimi konusundaki bütün imkânlarını en üst düzeyde kullanmış, bir bakıma Türk coğrafyasında geliştirilen ve özgün olarak kullanılan bir Farsça oluşturmuştur. O yüzden eserlerinde kedine özgü çok sayıda sözcük, ilk kez Nizamî tarafından derin anlamalı, sade ve kolay anlaşılır olarak Farsçaya kazandırılmıştır. Said Nefisî’ye göre “Nizamî, kendisinden önce bilinmeyen ya da yaygın olarak kullanılmayan kelime grupları ve tamlamaları kullanmakta son derece cesurdur.” Vahid-i Destgerdî, Nizamî’nin Penc Genc dışındaki şiirlerini toplayarak yayınladığı Gencîne-yi Gencevî adlı divanında; Bihruz Servetiyân şairin beş mesnevisine yazdığı açıklamalar ve şerhler ile yayınladığı eserlerinde her eserin sonunda; Berat Zencanî, Mahzenü’l-Esrâr’ın sonunda şairin eserlerinde kullandığı özgün ve ilk kez kullanılan sözcükler, terimler, tamlamalar, sözcük gruplarını içeren sözlükler hazırlamışlardır. [8]

Nizamî’nin şiirlerinde kullandığı bu özgün kelimeler/kelime grupları için F. Wolff’un Firdevsî’nin Şâhnâme’si için hazırlamış olduğu çok değerli sözlük gibi bir çalışmanın Nizamî’nin eserleri için de yapılması son derece yararlı bir çalışma olacaktır. Onun özellikle Farsça tamlamalar konusundaki yaratıcılığı ve ne denli büyük bir dil ustası, bir söz sanatkârı olduğunu açıkça gösteren yüzerce sözcük ve tamlamadan bir kısmını burada vermemiz yerinde olacaktır:

آب دندان

: lütuf, ışıltı

آخر انجام

: sonsuz

آموده

: süslü

آهنین جگری

: yüreklilik

اژدها باره

: ejderhagibi

انجیده

: yaralı

بارنامه

: sözleşme

برانداخت

: öngörü

بیشداد

: daha adaletli

بی هم نرازو

: benzersiz

بیهوده خواری

: israf

پامزد

: el emeği

پایینگه آفتاب

: batı

پرده شماس

: çalgıcı

پنهان پژوه

: casus

پیچ پیچی

: serkeş, nazlı

تختور

: hükümdar

تنگتاب

: güçsüz

تهی دامنی

: nasipsizlik

تهیروغنی

: yoksulluk

جای نشینندگان

: dinlenmeyeri

جلوگه آفتاب

: doğu

جگر نواختن

: mutlu etmek

حرف گیر

: eleştiren

خارج آهنگ

: uyumsuz

خانه خیز

: evcil

خرد کار

: nükteci

خر مغز

: anlayışsız

خوگر

: alışık

درون پرور

: mana adamı, gönül ehli

دست گزین

: seçkin

دهل زبانی

: iddia, laf

دیگ پحت

: yiyecek

راستخوانی

: dürüstlük

رایگان گرد

: başıboş

رزیدن

: boyamak

رو شناس

: ünlü

زمین خیز

: ürün

سایه زده

: cinçarpmış

سبک سایه

: sebatsız

سخن پیوند

: şair

سر بزرگ

: ulu

سر کوچک

: alçak

سست رکاب

: güçsüz

سست کوشی

: tembellik

شب بازی

: hile

شکسته نامی

: kötüadlılık

شیرین گزار

: tatlısözlü

صیدگار

: avcı

KAYNAKÇA

 

Celal Halıkî-yi Mutlak, “Nizâmî-yi Gencevî”, Dânişnâme-yi Zebân-i Fârsî/DZEF, Tahran 1395 hş. VI, 512-518.

Edward Granville Browne, Ez Firdevsî Ta Sa’dî (çev. Fethullâh-i Muctebâyî), Tahran 1373 hş.

Genceli Nizamî, İskendernâme (çev. Nimet Yıldırım), İstanbul 2022.

Jan Rypka, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân (çev. Kerîm-i Keşâverz), Tahran 1370 hş.

Muhammed Emin Resulzade, Azerbaycan Şairi Nizamî, Bakı 2011.

Said-i Nefisî, Dîvân-i Kasâid ve Ğezeliyyât-i Nizamî-yi Gencevî, Tahran 1363 hş.

Şiblî-yi Numanî, Şi‘ru’l-‘Acem/Târîh-i Şi‘r ve Edebiyyât-i Îrân, Tahran 1335 hş. I-V.

Zebîhullâh-i Safâ, Târîh-i Edebiyyât Der Îrân, Tahran 1371 hş. I-V.

 

[1]Edward Granville Browne, Ez Senaî Tâ Sadî, s. 92-93; Jan Rypka, Târîh-i Edebiyyât-i Îrân, I, 385; Şiblî Numanî, Şi‘ru’l-‘Acem, II, 227; Said Nefisî, Dîvân-i Kasâid ve Ğezeliyyât-i Nizamî-yi Gencevî, s. 2; Muhammed Emin Resulzade, Azerbaycan Şairi Nizamî, s. 62.

[2] Safâ, Târîh-i Edebiyyât, II, 801.

[3] Resulzade, Azerbaycan Şairi Nizamî, s. 55.

[4] Browne, Ez Senâî Tâ Sa’dî, s. 94-95.

[5] Safâ, Târîh-i Edebiyyât, II, 807-808.

[6] Safâ, Târîh-i Edebiyyât, II, 808.

[7] Safâ, Târîh-i Edebiyyât, II, 808-809; Resulzade, Azerbaycan Şairi Nizamî, s. 107.

[8] Celal Halıkî-yi Mutlak, “Nizâmî-yi Gencevî”, DZEF, VI, 496-499.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
Dergi Sayısı