Ankara Manzarası

Görsel Sanatlar

Ankara Manzarası
Zerrin Dağcı

Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan ve tarihi binlerce yıl geriye giden Ankara Kalesi, kentin sembollerinden biridir. Bugün Kale’nin içinde ve civarında pek çok ev, dükkân ve han bulunmaktadır.  
Acaba Kale, yüzyıllar öncesinde nasıldı, burada nasıl bir hayat sürdürülüyordu, hangi yapılar vardı? 
Ankara’nın ilk Sanayi Müzesi olan ve Çengel Han ile Safran Han’da kurulan, Rahmi M. Koç Müzesi’nde birkaç yıldır çok farklı bir konuk ağırlanmaktadır. 
Bu konuk, Amsterdam Rijksmuseum’dan gelen “Ankara Manzarası” adlı tablodur. Müzede geçici olarak sergilenen ve yağlıboya olan, 117x198 cm boyutlarındaki tablo, 1700’lü yıllarda yapılmıştır ve ressamı bilinmemektedir. Tabloyu incelerken yukarda sorduğumuz soruların cevaplarını buluruz. 
Tablonun ilk sahibi de bilinmemektedir. Büyük bir ihtimalle Osmanlı İmparatorluğu’nda ticari faaliyetlerde bulunan Hollandalı tüccarlar tarafından siparişle yaptırılmıştır.  
Tablo, Levant Ticaret Müdürlüğüne “Halep Manzarası” adıyla kaydedilmiş, sonra da Levantsch Handel adlı şirketin Amsterdam’daki binasında sergilenmiştir. 1902 yılında da Reijkmuseum Koleksiyonuna aynı isimle geçmiştir. 
Ankara Manzarası’nın uzun yıllar Suriye’nin Halep kentine ait olduğu düşünülmüş ancak Prof. Dr. Semavi Eyice’nin teşhisiyle Ankara’ya ait olduğu anlaşılmıştır. Profesör Eyice, 1970’li yıllarda Türk Tarih Kurumu’nda verdiği bir konferansta konuya açıklık getirmiştir.    
Bir yerin tarihini araştırırken konuyla ilgili gravürler, tablolar, görsel belgeler, binalar, hatta yollar tarihin farklı dönemlerine ışık tutarlar. Bu tablo da Ankara’nın panoramik görüntüsünün yanı sıra, şehir hayatından da kesitler sunmaktadır ve 18. Yüzyıl Ankara’sının tiftik üretimini belgeleyen en önemli eserdir.  
Dikkatle bakıldığında, tabloda Ankara’nın tepeleri ve kale surlarının yanı sıra pek çok camii, bedesten, hanlar, türbeler, kale burçları, köprüler ve hamamlar görülmektedir. Ayrıca çobanlar, kırkıcılar, iplikçiler ve tiftik boyacıları da bulunmaktadır.  
Resim, kentin alt ve üst şeklinde iki ayrı bölümünden oluşmaktadır. Üst kısımda Ankara ve dönemin yapıları tasvir edilirken, alt kısımda Ankara’nın çarşısından ve şehir hayatından çeşitli sahneler yer almaktadır. Burada üç yüze yakın insan tasvir edilmiştir. Tabloda ayrıca Ankara’nın ünlü anıtlarından Julianus Sütunu ve Augustus Tapınağı da yer almaktadır. 
“Ankara Manzarası”nda meslek sahibi kadınları da görmekteyiz. Bunlar, iplik eğirenler, boyahanede çalışanlar ve sosyal hayatın içinde olan kadınlardır.  
Alt bölümde ayrıca tiftik alım satımı, Ankara keçilerinin kırkılmasını gösteren sahneler, tiftiğe dayalı üretim ve ticaretin muhtelif aşamaları betimlenmektedir. 
Tablonun Ankara’ya getirilme fikri oldukça eskidir. 1978 ve 2012 yıllarında iki kez düşünülmüş ancak nakliye ile ilgili sorunlar çıktığı için gerçekleşememiştir.  
2018 yılında Koç Üniversitesi, Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (VEKAM) düzenlediği “Tarihe Dokunmak, Bir Kentin Gizemi, Sof” adlı serginin en önemli parçası olarak Ankara’ya getirilmiş ve Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır.  
Serginin bitiminde, Müze yetkilileri ve Hollanda Krallığı Ankara Büyükelçiliği’nin girişimleri sonucunda Rijkmuseum’dan alınan özel izinle, tablonun Ankara’da kalma süresi uzatılmıştır.
————————
Bu yazı Rahmi M. Koç Müzesi’nde tablonun yanında yer alan açıklamaların ışığında hazırlanmıştır. 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.